Paylaş
Pek çok anneden destek mesajları gelirken ilginçtir iki kadın meslektaşım beni eleştirdi...
Dün hem Sabah’ta Ayşe Özyılmazel, hem Habertürk’te Esin Övet köşelerinde bana katılmadıklarını yazdılar; “Günümüz çocukları böyle, ellerinde tabletle büyüyorlar ne var bunda” diyerek...
Çok şey var arkadaşlar.
Biri 6,5 diğeri 3 yaşında iki çocuk babası olarak bunu son 5 yıldır yakından gözlüyorum.
Nasıl cep telefonu bağımlısı olduğumuzu kendinizden düşünün...
Biz kendimizi kurtaramıyoruz, sabah kalktığımızda ilk elimize aldığımız şey cep telefonu oluyor bir de her türlü görsel-işitsel saldırıdan daha çok etkilenen küçücük dimağları düşünün...
Bir süre sonra ellerinden alamıyorsunuz cep telefonlarını. Önüne cep telefonu vermeden yemek yediremiyorsunuz.
Tabii anne-babaların da işine geliyor bu; çocuğu alıp dışarıda zaman geçirmek, ona kitap okumak, pikniğe parka gitmek zor ve yorucu.
Ver eline cep telefonunu hipnotize olsun çocuklar, sen de rahat et.
4 yaşında sosyal medya kullanmasının, tacizci ve sapıklara açık davetiye olduğu meselesine girmiyorum bile...
Tamamen hayatlarından çıkaramayız ama çocuklar için dijital dünyanın bir dengesi olması lazım.
Dünyada da bu can yakıcı bir mesele olduğu için kampanyalar, organizasyonlar, düzenleniyor.
İngiltere’de sivil toplum kuruluşları tarafından “Outdoor Clasroom Day” diye bir gün hayata geçirildi. Okul Dışarıda Günü...
Çocuklar eve, sınıflara kapanmasın, bilgisayar, cep telefonu karşısında oturmak yerine dışarıya çıksın, oyun oynasın diye.
Çocukluk dediğin sokakta, parkta oynamaktır zaten. Arkadaşlarıyla sosyalleşmektir...
Şimdi Aktif Yaşam Derneği öncülüğünde bizde de kutlanmaya başlanıyor bu Okul Dışarıda Günü... OMO destekliyor projeyi.
Her 17 Mayıs’ta çocukların dışarıda olmasına yönelik çağrılar yapılacak.
www.okuldisaridagunu.org adresinden okullar, sınıflar kayıt olarak 17 Mayıs Okul Dışarıda Günü’nü daha da büyütecekler.
Anne adayı iki kadın meslektaşım çocukların böyle dışarıda olmasını, oynamasını sosyalleşmesini savunması gerekirken, onlar Demet’in kızı Hira’yı sosyal medyaya hapsetmesini alkışlıyorlar.
Yapmayın arkadaşlar, bırakın çocuklar parklarda, sokaklarda, dışarıda çocukluklarını yaşasınlar.
Bunu ne kadar hayata geçirebilirsek o kadar sağlıklı çocuklar yetiştiririz.
İtiraf mı suçlama mı?..
Asuman Dabak bağımlılıkla ilgili katıldığı bir söyleşide “Set ortamlarında inanılmaz boyutta uyuşturucu kullanıldığını” söyledi. Daha da ileri giderek; “Türk sinemasının alkol ve uyuşturucu üzerine kurulmuş olduğunu” iddia etti. “Setlere ne olacak canım herkes kullanıyor mantığı hakim” dedi.
İtiraf mı, suçlama mı tüm bu açıklamalar?
Asuman Dabak gibi yıllardır setlerde olan, üç tane oyunculuk atölyesi bulunan usta bir ismin bunları uyduracak hali yok. Ama bu açıklamalarıyla herkesi, koca bir sektörü zan altında bıraktığı açık.
Hele şu sözleriyle meslektaşlarının üzerine gitmesi doğru değil: “Bugün ünlü bir sanatçı uyuşturucudan ceza alıp kısa sürede çıkmışsa, piyasada hâlâ kaşesi yüksek işler yapıyorsa, çocuklara ne anlatacağız?”
Kimleri kastediyor? İsteyen Google’a girip bulabilir.
Ama insanların geçmişlerini temize çekip yollarına devam edebileceklerini, yine büyük kaşeler alabileceklerini unutuyor sevgili Asuman.
Uyuşturucuyla mücadele herkesi zan altında bırakarak, meslektaşlarını suçlayarak böyle itiraflarla yapılmaz.
Gençlere bağımlı olmadan da oyunculuk yapılabileceğini öğretmekle yapılır.
Bunu yapan yığınla oyuncu var, Asuman da bunlardan biri kaldı ki...
Cem-Defne haber dili nasıl olmalıydı
Bir süredir konuşulan Cem Yılmaz-Defne Samyeli aşkı, Defne’nin aracının Cem’in garajında görüldüğü salı gecesi resmiyet kazandı.
Çarşamba öğlen de ayrı ayrı ayrıldılar evden. Magazin basınımıza hayırlı uğurlu olsun.
Cem Yılmaz kullanılan haber dilini eleştirmekte haklı. Özellikle Defne’nin boynundaki kırmızılıktan yola çıkarak yapılan cinsiyetçi haberler çok çirkindi. Ama bunları genelde internet siteleri yaptı. Bu haber dili doğru değil.
Allah’ı var gazeteler ve gazetelerin internet siteleri çizgiyi daha iyi koruyor bu konularda.
“Servise geldi” başlıkları da güzel değildi ama bu malzemeyi veren de Cem Yılmaz’ın kendisiydi.
Cem mizahla olayları geçiştirmeye çalışırken böyle açıklar veriyor. Bu arada geçen yıl olsaydı Cem Yılmaz ve Defne Samyeli’yi birbirine yakıştırmazdım.
Çünkü Cem aşırı kilolu ve görüntü olarak göz tırmalayan vaziyetteydi. Defne ise malum her zaman fit bir kadın.
Bu yaz başı Cem de fazla kilolarını verdi, spora başladı ve gördüğüm en iyi Cem Yılmaz görünümüne kavuştu.
Belki de Defne için zayıflıyordu, belki de kafasında böyle bir motivasyon vardı.
Cem Yılmaz zayıflayınca 10 üzerinden 10 oldu ve şimdi Defne’nin yanına çok daha fazla yakıştı. Bu yaz güneyde Defne-Cem fotoğrafını çeken yılın en güzel fotoğrafını yakalamış olacak.
Paylaş